Yunus Emre’nin Eserleri
Yunus Emre’nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu’da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. Şiirlerinin ölçüsü, Türkçe’nin ses yapısına uymayan “aruz” olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını Türkçenin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür. Yer yer yalın halk söyleyişine yaklaşan dilinde anlam-uyum bağlantısı bütüncül bir içerik taşır. Ona göre önemli olan bir sözü etkili biçimde söylemektir. Bu nedenle sözün boş bir kavram olmaması, bir varlık sorununu, bir düşünceyi dile getirmesi gerekir. İnsan ancak söz söyleme yetisiyle insandır, konuşan Tanrı durumundadır. Yunus Emre’de Türkçe, şiir dili olma yanında, düşünceyi içeren, açıklayan bir odak özelliği kazanmıştır. Yunus Emre’nin biri şiiri, öteki düşünceleriyle olmak üzere, iki yönlü bir etkisi vardır. Gerek dili, gerek görüşleri bakımından halk şiirinin de öncüsü sayılmaktadır. Özellikle tasavvuf inançlarını benimseyen Alevi-Bektaşi geleneğini sürdüren halk ozanları üzerindeki etkisi büyük olmuştur. Bana Seni Gerek Seni Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü Bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum Bana seni gerek seni Aşkın aşıklar oldurur Aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur Bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem Mecnun olup dağa düşem Sensin dünü gün endişem Bana seni gerek seni Sufilere sohbet gerek Ahilere ahret gerek Mecnunlara Leyla gerek Bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler Külüm göğe savuralar Toprağım anda çağıra Bana seni gerek seni Cennet cennet dedikleri Birkaç köşkle birkaç huri İsteyene ver anları Bana seni gerek seni Yunus’dürür benim adım Gün geçtikçe artar odum İki cihanda maksudum Bana seni gerek seni Adem Oğlu Miskin Adem oğlanı,nefse zebun olmuşdur Hayvan canavar gibi,otlamağa kalmıştır Hergiz ölümün sanmaz,ölesi günin anmaz Bu dünyadan usanmaz,gaflet önin almışdur Oğlanlar öğüt almaz,yiğitler tevbe kılmaz Kocalar taat kılmaz,sarp rüzgar olmuştur Beğler azdı yolundan,bilmez yoksul halinden Çıktı rahmet gölünden,nefs gölüne dalmışdur Yunus sözi alimden,zinhar olma zalimden Korkadurın ölümden,cümle doğan ölmüşdür. Aşk İşitin ey yârenler, Kıymetli nesnedir aşk. Değmelere bitinmez, Hürmetli nesnedir aşk. Hem cefadır hem safâ Hamza’yı attı Kaf’a. Aşk iledir Mustafa, Devletli nesnedir aşk. Dağa düşer kül eyler, Gönüllere yol eyler, Sultanları kul eyler, Hikmetli nesnedir aşk. Kime kim vurdu ok? Gussa ile kaygu yok. Feryad ile âhı çok, Firkatli nesnedir aşk. Denizleri kaynatır, Mevce gelir oynatır. Kayaları söyletir, Kuvvetli nesnedir aşk. Akılları şaşırır, Deryalara düşürür. Nice ciğer pişirir, Key odlu nesnedir aşk. Miskin Yunus n’eylesin? Derdin kime söylesin? Varsın dostu toylasın, Lezzetli nesnedir aşk. Ah Ölüm Yalancı dünyaya konup göçenler Ne söylerler ne bir haber verirler Üzerinde türlü otlar bitenler Ne söylerler ne bir haber verirler Kiminin başında biter ağaçlar Kiminin başında sararır otlar Kimi masum kimi güzel yiğitler Ne söylerler ne bir haber verirler Toprağa gark olmuş nazik tenleri Söylemeden kalmış tatlı dilleri Gelin duadan unutman bunları Ne söylerler ne bir haber verirler Yunus derki gör taktirin işleri Dökülmüştür kirpikleri kaşları Başları ucunda hece taşları Ne söylerler ne bir haber verirler Çağırayım Mevlâm Seni Dağlar ile taşlar ile Çağırayım Mevlâm seni Seherlerde kuşlar ile Çağırayım Mevlâm seni Sular dibinde mâhiyle Sahralarda âhû ile Abdal olup yâhû ile Çağırayım Mevlâm seni Gök yüzünde İsâ ile Tûr dağında Mûsâ ile Elimdeki asâ ile Çağırayım Mevlâm seni Derdi öküş Eyyûb ile Gözü yaşlı Ya’kûb ile Ol Muhammed mahbûb ile Çağırayım Mevlâm seni Hamd ü şükrullah ile, Vasf-ı Kulhüvallah ile Daima zikrullah ile, Çağırayım Mevlam seni Bilmişim dünya halini Terk ettim kıyl ü kâlini Baş açık ayak yalını Çağırayım Mevlâm seni Yûnus okur diller ile Ol kumru bülbüller ile Hakkı seven kullar ile Çağırayım Mevlâm seni Yusuf’u Kaybettim Yusuf’u kaybettim Kenan ilinde Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz Bu aklı fikr ile Leyla bulunmaz Bu ne yaredir ki çare bulunmaz Aşkın pazarında canlar satılır Satarım canımı alan bulunmaz Yunus öldü deyu selan verirler Ölen beden imiş, aşıklar ölmez Gel Gör Beni Aşk Neyledi Ben yürürüm yana yana Aşk boyadı beni kana Ne âkilem ne divane Gel gör beni aşk neyledi Gâh eserim yeller gibi Gâh tozarım yollar gibi Gâh akarım seller gibi Gel gör beni aşk neyledi Akar suların çağlarım Dertli ciğerim dağlarım Şeyhim anuban ağlarım Gel gör beni aşk neyledi Ya elim al kaldır beni Ya vaslına erdir beni Çok ağlattın güldür beni Gel gör beni aşk neyledi Ben yürürüm ilden ile Şeyh anarım dilden dile Gurbette halim kim bile Gel gör beni aşk neyledi Mecnun oluban yürürüm Ol yâri düşte görürüm Uyanıp melûl olurum Gel gör beni aşk neyledi Miskin Yunus biçareyim Baştan ayağa yareyim Dost elinde avareyim Gel gör beni aşk neyledi Yürü Yürü Yalan Dünya Yürü yürü yalan dünya Yalan dünya değil misin Yedi kez boşalıp yine Dolan dünya değil misin Bir od bıraktı özüme Duman girdi gözüme Bu gözle bugün yüzüme Gülen dünya değil misin Bir od bıraktın vay dile Tutuştum yandın dert ile Kıyamete bir kurt ile Kalan dünya değil misin Nide idim dağlar aşıp Dağlar aşıp sular geçip Havanın önüne düşüp Yelen dünya değil misin Yunus Emre’m sür sefayı Sür sefayı çek cefayı Ol Muhammed Mustafa’yı Alan dünya değil misin (Yunus Emre) |